Derik İlçesi Tarihi/- Mardin
DERİK
Tarihi
Derik’in yüzölçümü 1397 Km2 olup 2015 Yılı genel nüfus sayımına göre 62.175. Bu nüfus, 30.889 erkek ve 31.286 kadından oluşmaktadır.Yüzde olarak ise: %49,68 erkek, %50,32 kadındır. Derik’te belediye teşkilatı 1874 tarihinde kurulmuş ve ilçe bu tarihte Diyarbakır’a bağlı iken 1923 Yılından itibaren Mardin’e bağlanmıştır. 31 Ekim 1927 Cuma günü yapılan nüfus sayımında, İlçe merkezinde 528 ev, 38 dükkân, 1 cami ve 1 kilisenin bulunduğu, 1370’i erkek ve 1278’i kadın olmak üzere 2657 kişinin yaşadığı, köyler ile beraber genel nüfusun ise 6930’u erkek, 8181’i kadın olmak üzere toplam 15111 kişiden ibaret olduğu tespit edilmiştir. İlçe Mazıdağı’nın güney eteklerinden Kızıltepe-Ceylanpınar ovalarına doğru alçalan alanları kaplar. İlçe toprakları kuzeyden güneye doğru alçalmaktadır. İlçe merkezinin üç tarafı dağlarla çevrili olup, iklim karasal özelliktedir
Derik tarihi incelenilirken; Derik ilçe merkezinin kuruluşu ve ilçe merkezi çevresinde kurulan medeniyetlerin tarihi olmak üzere iki yapılanma göz önüne alınmalıdır. Derik İlçe merkezi etrafında kurulan medeniyetlerin tarihi, Neolitik dönemden başlayarak 1923 Cumhuriyet dönemine değin sürmüştür. İlçemiz birçok dönemde Derik olarak anılmamakta sadece Mardin eşiği olarak ve Mazı Dağları eteği olarak sahnede yer almaktadır. Şemseddin Sami, Kâmusül Alâm (Tarih ve Coğrafya Ansiklopedisi) adlı eserinde Derik ilçesini, Diyarbakir vilâyetînin Mardin sancağına bağlı, kaza merkezi bir kasaba olarak tanıtmaktadır. Ancak, başta Tepebağ olmak üzere Derik etrafında bulunan dağlarda ve çevresinde birçok medeniyetin ayak izleri rahatlıkla görülmektedir. Bir kaç tane örnek sayarsak “Kral Kızının Tahtı”,”Rabat Kalesi”, “Sisan Harabeleri”,”Dermetinan Kalesi ve Manastırı”,”Burç Kalesi”, Fıttın Harabeleri, Zorava Harebeleri, Kerküşti Harabeleri,vb. birçok yerle henüz gün yüzüne çıkmamış bir sürü yerleşim yerinde aşağıda belirtilen medeniyetlerin ayak izleri açık bir şekilde görülmektedir. Tarihsel çerçeveden bakıldığında Derik ilçesinin bu medeniyetlerde bu kadar önem kazanmasının temel nedeninin coğrafi yapısı olduğu görülmektedir. Derik, coğrafik yapısı itibarıyla üç tarafı dağlarla çevrili ve güneyi Suriye sınırlarına değin uzanan ovalıktır. Bundan dolayı stratejik bir öneme sahiptir. Çünkü genelde Derik’de bulunan tarihi medeniyet izlerinin bulunduğu yerler özellikle Derik etrafını çevreleyen dağlarda mevcuttur. Milattan önce ve milattan sonraki dönemlerde medeniyetlere ait izler genelde bu dağlarda olup sürekli savaş halinde olan bölgenin Mazıdağı eteklerinden, yani Diyarbakır yönünden gelen bütün gelişmeleri gözle görebilecek bir konumdadır. Aşağıda, Derik’de milattan önce ve milattan sonra hüküm süren medeniyetleri görebilirsiniz:
Derik, M.Ö.83 yılında Silvan’da kurulan ve M.Ö. 77 yıllarında Derik’i sınırları içine alarak hüküm süren Tigran krallığı başta olmak üzere, Bizanslılar, Sasaniler, Artuklular, Romalılar ve daha birçok medeniyetin egemenliği altına girmiştir. Derik’i dünyaca meşhur eden zeytinliklerin tümünün Tigran krallığı döneminde ekildiği bilinmektedir. Bu anılan zamanlar içerisinde Derik ilçe merkezi henüz kurulmuş değildi. Bizans ve Roma döneminde altın çıkarıldığı ve Gümüşyuva Köyü’nde gümüş madeni olduğu bilinmektedir. İlçemizde milattan önceki çağlara ait oyulmuş mağaralar bulunmaktadır. Özellikle Tepebağ’daki yapılar ve çıkan bulgular sonucu, buranın ilmi ve ticari alanda önemli bir merkez olarak kullanıldığı görülmektedir. Yapılan araştırmalar sonucu Mardin ve Diyarbakır illeri hangi devletin egemenliğine girmişse Derik ilçesi de bu egemenlikten nasibini aldığı ortaya çıkmıştır. Mesela Derik de “Kral Kızının Tahtı” denilen bir mevki vardır. Bu mevkide günümüzde dahi Bizans ve Roma dönemine ait sikkeler yağmurda toprak aşınması sonucu ortaya çıkmaktadır. O bölgenin mimari yapısı Roma ve Bizans yapısı ile paralellik göstermektedir. Derik’in kuzeybatı yönünde bulunan Sisan Köyü, Sasanilerin kalıntılarını açık bir şekilde taşır. Derik’in 3 km güneyinde bulunan Tepebağ Mahallesi’nde Mağara dönemine ait Mızrak uçları taş avadanlıklar bulunmuştur. Mardin, Selçuklulara bağlı Artuklular’ın egemenliğine girdiği zaman Derik ilçesinin 15 km batısında bulunan Rabat Kalesi (Hisaraltı) içerisinde birçok yapı inşa edilmiştir. Hisaraltı Köyü’nün kuzeyinde sarp bir vadinin doğusunda bulunan Rabat Kalesi, sert kalkerli bir arazi üzerinde yükselir. Kale Artuklular devri olmak üzere ondan önceki medeniyetlerin izler bıraktığı bir eserler yumağı olmuştur. Kale 1500 metrelik bir alanda kurulmuş, 13 burçlu 4 köşesinde 15 – 20 metre yüksekliğinde 4 gözetleme kulesi bulunan muazzam bir yapıdır. Kaledeki su sarnıçlarının kalıntıları hala sağlamlığını korumaktadır. Gümüşyuva Köyü’nde gümüş madeni olduğu herkesçe bilinmektedir ve maden ocağı kalıntıları mevcuttur. Mardin Romalıların eline geçmeden önce Ermeniler hüküm sürmüştür. Bundan dolayı hem Derik içinde hem köylerinde birçok kilise inşa edilmiştir.
HÜKÜM SÜREN MEDENİYETLER
Millattan Önce;
3000 Mittaniler, 2350 Akkad ve Sümerler, 2300 Akkadlar, 2216 Sümerler, 1800 Babiller, 1595 Kasiler, 1350 Asurlular, 612 Medler, 585 Persler, 330 Büyük İskender Dönemi, 327 Selefkoslar, 129 Partlar, 66 Romalılar.
Millattan Sonra ;
200 Sasaniler, 600 Caris Oğlu Arus Yönetimi, 639 İyad B. Ganem komutasındaki İslam orduları tarafından fethedilme (Hz.Ömer Dönemi). 639-739 İslam dinine giren Arsus Kızı Mariye ve Torunu Amuda Dönemi (739-837 yılına kadar bu yöreler yıkık ve virane kaldı.) 837-894 Musul Hükümdarı Al-i Hamdan Dönemi, 894 Halife 16. Mu’tadıt Billah tarafından Mardin ve çevresi boşaltılmıştır. 930-977 Nasırüddevle Hasan Dönemi, 977-1084 Mervaniler Dönemi, 1105-1400 Artuklu Devleti Dönemi, 1394 Moğol İmparatoru Timur’un istilası, 1400-1468 Karakoyunlular Dönemi, 1468-1507 Akkoyunlular Dönemi, 1507-1515 Sefevi Devleti dönemi. 1515-1923 Osmanlı İmparatorluğu dönemi, 1923 Cumhuriyet döneminden günümüze kadar.
Turizm – Tarihi Yerler
Derik’in tarihi eserleri arasında önemli bir yere sahip olan Qesra Qenco, görülmeye değer bir yapı konumundadır.
RABAT KALESİ
Mardin Derik ilçesinin 15kmbatısında Hisaraltı Köyü’nde bulunan Rabat Kalesi’nin kitabesi günümüze ulaşamamış olup, kaynaklarda da yeterli bir bilgiye rastlanmamıştır. Bu bakımdan kalenin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Kale Artuklular döneminde onarılmış, bu dönemde de bir takım ilavelerle genişletilmiştir. Artuklu dönemi öncesi hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Günümüze gelebilen kalıntılarından kalenin yöresel kesme taştan ve yer yer de moloz taştan yapıldığı anlaşılmaktadır. Oldukça büyük ölçüde olan kalenin 15 burcu olup, dikdörtgen planlıdır. Köşelerinde dört gözetleme kulesi bulunmaktadır. Buradaki burçlar ve kuleler 15 m yüksekliğe kadar ulaşmaktadır. Kalenin doğu ve batısında iki kapısı vardır. Kale içerisinde, yeraltında depolar ve birtakım barınaklar olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Kale içerisindeki kalıntılardan bir bölümünün kale komutanına ait bir köşke ait olduğu da iddia edilmiştir. Kuzeyden güneye doğru uzanan gittikçe genişleyen bir vadi üzerinde kurulmuştur. Bu günkü harabeler arasında saray, kilise, birçok bina kalıntıları hala bulunmaktadır. Büyük kiliseyi gösteren tarafta üzerlerinde haç işaretleri bulunan yekpare taşların yerleştirilmesi ile oluşturulan binalar meydana gelmiştir. Bu tarz yapılanmada Roma stilinin olduğu Rabat şehrinin de Roma döneminde kalan bir şehir olduğu tahmin edilmektedir.
Fotoğraflar
Kaynak: Derik Kaymakamlık Web Sitesi
Leave a reply